20 Mayıs 2012 Pazar

Ok gibi doğru olursan seni atarlar. Yay gibi eğri olursan seni elde tutarlar.
fakat ok gibi doğru olursan yol alırsın. Yay gibi eğri olursan elde kalırsın



 Bu sözde de doğru davranmanın öneminden bahsetmeye çalıştım.
Ömür dediğin kaç gündür ??; dün geldi geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür; o da bugündür!!! 


bu söz hayatın ne kadar kısa olduğunu ima ederek kötü davranmanın hayatta hiçbir şey ifade etmediğini açıklamak için paylaşılmıştır.

15 Mayıs 2012 Salı



HİKAYE2

“Aşure günleri Serdümen mahallesinin sine destelerinde yer alıyordum Bir gün yakışıklı bir gencin zincir vurduğu esnada kadınlara baktığını fark ettim Bu duruma dayanamayıp ona bir tokat attım, sonra da onu deste gurubundan dışarı çıkardım Birkaç dakika sonra elim ağrıdı ve yavaş yavaş ağrısı şiddetlenmeye başladı Doktora başvurmak zorunda kaldım. Bana  “Ağrının nedenini anlayamıyorum, ama ağrısını dindirip yatıştıracak bir yağ var” dedi.
Doktorun verdiği yağı kullandım Hiç faydası olmamıştı Bilakis ağrısı ve şişi daha da artmıştı Eve geldiğimde ağrısına dayanamayıp bağırmaya başladım Akşam bu yüzden uyuyamadım Gecenin sonlarına doğru gözlerim ağırlaşmaya başladı ve uyudum Rüyamda Şah Çerağ [1] hazretlerini gördüm Bana “O genci bulup rızasını almalısın!” dedi
Uyandığımda elimin ağrısının sebebini anlamıştım Gidip o genci buldum ve kendisinden özür diledim Nihayet gönlünü alarak razı ettim Kısa bir süre sonra elimin şişkinliği yattı, acısı da dindi
Hata ettiğimi ve o genç hakkında kötü zanna kapıldığımı anlamıştım O gün İmam Hüseyin’in (as) matemlisine saygısızlık edilmemesi gerektiğini öğrenmiştim”
Bu kıssadan almamız gereken şu ki; Allah ve Resulüne bağlı kişilere saygısızlık etmek ve onları (basit sebeplerden dolayı) rencide etmek tehlikeli olduğu gibi ilahî belanın gelip çatmasına ve O’nun gazabına uğramaya neden olur.

Bu hikâyede aşağıdaki hangi kötü davranış sergilenmektedir?

A)           KİBİRLENMEK   
B)           KÖTÜ ZANDA BULUNMAK
C)           KUSUR ARAŞTIRMAK
D)           HİÇBİRİ

DEĞERLENDİRME

HİKAYE1

Köy bir barbar kabile tarafından tehdit ediliyordu. Köyün sakinleri de birer birer evlerini terk edip daha güvenli yerlere göç ediyorlardı. Bir yılın sonunda köyde bir grup Cizvit'ten başka kimse kalmamıştı.
Barbarlar ordusu köye geldiğinde hiçbir dirençle karşılaşmadı ve vahşi adamlar kazandıkları bu zafer şerefine büyük bir ziyafet düzenlediler. Tam yemeğin ortasında bir rahip karşılarına dikildi.
'Buraya gelip bizim bütün huzurumuzu kaçırdınız. Sizden burayı hemen terk etmenizi rica ediyorum.'
'Sen neden hala buradan kaçmadın?' diye bağırdı barbarların şefi. 'Seni gözümü bile kırpmadan kılıcımla ikiye bölebileceğimi görmüyor musun?'
Rahip sakin bir şekilde cevap verdi:
'Peki sen, gözümü bile kırpmadan bir kılıçla ikiye bölünebileceğimi görmüyor musun?'
Rahibin ölüm karşısında bu kadar soğukkanlı kalabilmesine şaşıran şef, ertesi gün adamlarını toplayıp köyü terk etti.
Bu hikâyede aşağıdaki hangi kötü davranış geçmektedir?

A)     KİBİRLENMEK           
B)      KÖTÜ ZANDA BULUNMAK
C)      KUSUR ARAŞTIRMAK
D)     HİÇBİRİ

10 Mayıs 2012 Perşembe




BÖYLE BİR KARİKATÜRLE, ÇOCUKLARIN KÖTÜ ALIŞKANLIKLARIN ZARARLARINDAN DAHA ETKİN HABERDAR EDEBİLİRİZ
Resim yazısı ekle

2 Mayıs 2012 Çarşamba

                                                                    KİBİRLE İLGİLİ AYETLER


اِنَّ اللّهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًا
( İnnellahe la yuhibbu men kane muğtalen feğuren )

Nisa / 36. …Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez.

ثُمَّ بَعَثْنَا مِنْ بَعْدِهِمْ مُوسى وَهرُونَ اِلى فِرْعَوْنَ وَمَلاَئِه بِايَاتِنَا فَاسْتَكْبَرُوا وَكَانُوا قَوْمًا مُجْرِمينَ 

(sümme beatna min beadihim musa ve harune illa fir avne vemelaihi biyatina festekberu ve kanu gavmen mücrimine)

Yunus / 75. Sonra bunların arkasından Musa ile Harun'u âyetlerimizle Firavun'a ve cemaatine gönderdik. İman etmeyi kibirlerine yediremediler ve günahkâr bir kavim oldular.

وَلَا تَمْشِ فِى الْاَرْضِ مَرَحًا اِنَّكَ لَنْ تَخْرِقَ الْاَرْضَ وَلَنْ تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولً

(vela temşi filardi merahen inneke len tahrikelerde velen tebluğel cibale tulen)

İsra / 37. Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin.

وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِى الْاَرْضِ مَرَحًا اِنَّ اللّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ


(vela tusaar haddeke linnasi vela temşi filerdi merahen innellahe la yuhibbu külle muğtalin feğurin)

Lokman / 18. "Hem insanlara karşı avurdunu şişirme (kibirlenme) ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez.

قَالَ يَا اِبْليسُ مَا مَنَعَكَ اَنْ تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَىَّ اَسْتَكْبَرْتَ اَمْ كُنْتَ مِنَ الْعَالينَ


(gale ya iblisu ma menaeke en tescude lima halagtu biyedeyye estekberte emkünte minel alin)

Sad / 75. Allah: "Ey İblis! O benim kudretimle yarattığıma secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mı oldun?" dedi.

اِنَّ الَّذينَ يُجَادِلُونَ فى ايَاتِ اللّهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ اَتيهُمْ اِنْ فى صُدُورِهِمْ اِلَّا كِبْرٌ مَا هُمْ بِبَالِغيهِ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ اِنَّهُ هُوَ السَّميعُ الْبَصيرُ


(innellezine yücadilune fi eyatiilahi biğayri sultanin etihüm in fi sudurihim illa kibrun ma hüm bibaliğihi festeğiz billahi innehu hüvessemiul basir.)
MÜ'MİN / 56. Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenlerin göğüslerinde ancak yetişemeyecekleri bir kibir vardır. Sen hemen Allah'a sığın. Çünkü her şeyi işiten ve gören O'dur.

وَاِنّى كُلَّمَا دَعَوْتُهُمْ لِتَغْفِرَ لَهُمْ جَعَلُوا اَصَابِعَهُمْ فى اذَانِهِمْ وَاسْتَغْشَوْا ثِيَابَهُمْ وَاَصَرُّوا وَاسْتَكْبَرُوا اسْتِكْبَارًا


(veinna küllema deavtuhum litağfirellehüm cealu esabiahum fi izanihim vesteğşev siyabehüm veeserru vestekberu istikbaren)

Nuh / 7. "Ben onları senin bağışlaman için her davet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ısrar ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler. "


"Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?(Maide Suresi/91.Ayet)"
İslam içkiyi yasaklamakla akla önem vermiştir. Çünkü alkol, aklı baştan alır. Aklın kontrolünü kaybetmesine yol açar .



Hz. Câbir (radıyAllahu anh) anlatıyor: Mekke'nin fethedildiği sene Hz. Peygamber (aleyhissâlatu vesselâm)'i Mekke'de işittim, şöyle buyuruyordu: "Cenab-ı Allah içki, ölmüş hayvan, domuz ve putun alım-satımını yasakladı." Bunun üzerine: "Ey Allah'ın Resû»lü "ölmüş hayvanların iç yağı hakkında ne buyurursunuz, zîra onunla gemiler yağların, derilere sürülür, kandiller aydınlatılır" dendi. Cevâben: "O (nun satışı) haramdır" buyurdu ve ilâve etti: "Allah Yahudilerin canını alsın. Allah onlara ölmüş hayvanların iç yağını haram kıldığı vakit bu yağı erittiler, sonra satıp parasını yediler."
Buhârî, Büyû» 112, Meğâzî 50; Müslim, Müsâkât 71 (1581); Ebu Dâvud, Büyû» 66 (3486); Tirmizî, Büyû» 93, (7, 309-310); İbnu Mâce, Ticarât 11, (2167).


Ebu Mâlik veya Ebu Amir el-Eş'ari radıyAllahu anh anlatıyor: "Resû»lullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Ümmetimden bir kavim, ferci (zinayı), ipeği, içkiyi, çalgıyı helal addedecektir. Bir kısım kavimler de bir dağın eteğine inecekler. Onların sürüsünü, çoban sabahları yanlarına getirecek. (Fakir) bir adam da, bir ihtiyacı için yanlarına gelecek. Onlar adama:
"Bize yarın gel! derler. Bunun üzerine Allah onları geceleyin yakalayıverir ve dağı tepelerine koyarak bir kısmını helak eder. Geri kalanları da mesh ederek Kıyamete kadar maymun ve hınzırlara çevirir."
Buhari, Eşribe 6